top of page
IMG_5610.HEIC

Travma Bilgili Yaklaşım

Travma bilgili yaklaşım, kişinin yaşadığı zorluklara yalnızca bugünün penceresinden değil; bedeninin, sinir sisteminin ve geçmiş deneyimlerinin taşıdığı izlerle birlikte bakan bir anlayıştır. Bu yaklaşım, travmanın yalnızca zihinsel bir olgu değil; bedende, nefeste, ilişkilerde ve günlük tepkilerde kendini gösteren bütüncül bir deneyim olduğunu kabul eder.

Bu yaklaşımda amaç, kişiyi yeniden travmanın içine çekmek değil; güvenli bir alan oluşturarak bedeninin verdiği tepkileri anlamlandırmasına, kaynaklarını keşfetmesine ve kendi hızında ilerlemesine izin vermektir. Sınırlarına saygı göstermek, seçim hakkını gözetmek ve süreci birlikte inşa etmek bu anlayışın temel taşlarıdır.

Ayrıca, bugün yaşanan zorlanmaların çoğu zaman geçmişteki travmatik yaşam deneyimlerinin doğal bir uzantısı olabileceğini kabul eder. Ani öfke patlamaları, yoğun kaygı, ilişkilerde geri çekilme, aşırı uyum sağlama veya sürekli tetikte olma hâli…

 

Bunların çoğu zaman “kişilik özelliği” değil; sinir sisteminin bir zamanlar güvende kalmak için geliştirdiği adaptif yanıtların bugüne yansımasıdır. Travma bilgili yaklaşım, bu tepkileri yargılamak yerine kökenlerini anlamlandırır; kişinin kendi hikâyesini suçluluk değil merhametle yeniden görmesine yardımcı olur. Böylece kişi, yaşadığı zorlukların kişisel bir eksiklikten değil, hayatta kalma çabasının izlerinden kaynaklandığını fark ederek daha şefkatli ve güçlü bir iyileşme sürecine adım atar.

Travma bilgili yoga, beden ve zihin arasındaki bağı güçlendirmeyi hedefleyen, yargısız ve nazik bir uygulama yaklaşımıdır. Kişinin kendi hızında ilerlemesine, bedenindeki duyumları fark etmesine ve güvenli hissetmesine öncelik verir. Bu yaklaşımda amaç bir pozda mükemmel olmak değil; kişinin kendisiyle temas kurabilmesi, sinir sistemini düzenleyebilmesi ve kapasitesine uygun hareket edebilmesidir. Travma bilgili yoga, iyileşme sürecinde bedeni bir araç değil bir ortak olarak görür ve kişinin içsel dayanıklılığını yeniden inşa etmesine destek olur.

Image by Patrick Hendry
Image by Natalie Pedigo

Travma bilgili kurum yaklaşımı, kurumları yalnızca bir işleyiş sistemi olarak değil, yaşayan bir organizma olarak görür. Bu organizmanın nabzı çalışanların duygusal güvenliğiyle, ilişkisel bağlarıyla ve sinir sistemi düzeyiyle atar. Bir kurumun sağlığı; toplantı odalarından koridorlara, yazışma dilinden liderlik tarzına kadar her etkileşimde kendini gösteren görünmez bir ekosistemin bütününe bağlıdır.

Bu perspektif, bireylerin yalnızca iş performansına değil; insanlık hâline, geçmiş deneyimlerine ve içinde bulundukları koşullara da değer verir. Zorlanmanın, tetiklenmenin veya geri çekilmenin çoğu zaman kişisel bir zayıflık değil; sinir sisteminin doğal tepkileri olduğunu kabul eder. Bu yüzden travma bilgili bir kurumda herkesin sesi duyulur, ihtiyaçları önemsenir ve zorlayıcı anlarla baş etmek için destekleyici mekanizmalar bulunur.

Böyle bir kurum, çalışanlarını birer “kaynak” değil, kurumun canlılığını oluşturan birer parça olarak görür. Çalışanlar kendilerini güvende hissettiğinde daha üretken, daha yaratıcı ve daha bağlı bir şekilde var olabilir; kurum ise dayanıklılığını, öğrenme kapasitesini ve sürdürülebilirliğini güçlendirir.

bottom of page