Çiçekler ve İnsanlar
- Aylin Dayoglu
- 20 Eyl 2024
- 1 dakikada okunur

“Bir çiçekteki güzelliği görmek, insanları uyandırabilir ve çok kısa bir süre için bile olsa, kendi içlerindeki güzelliği görmelerini sağlayabilirdi. Güzelliğin ilk algılanması, insan bilincinin evrimindeki en önemli olaylardan biriydi. Mutluluk ve sevgi duyguları, temelde bu algılamaya dayanacaktı. Biz onu tam olarak anlayana kadar, çiçekler bizim için en yüce, en kutsal ve biçimi olmayan bir içsel ifade olmaya devam edecekti.”
Eckhart Tolle’nin sözündeki çiçek metaforu, psikolojik açıdan da derin bir anlam taşıyor. Bir çiçeğin güzelliğini fark etmek, aslında algılarımızın ve bakış açımızın ne kadar güçlü olduğunu gösterir. Çiçeğe bakarken bir an durup, onun rengini, kokusunu ve zarafetini takdir etmek, dikkatimizi anda olana odaklar ve bizi farkındalık haline taşır. Bu, “mindfulness” (bilinçli farkındalık) pratiğiyle paralellik gösterir; yani, küçük bir nesneye odaklanarak zihin karmaşasından uzaklaşıp, içsel bir dinginlik ve huzur bulma halidir.
Algımızı güzelliğe ve pozitif olana yönlendirdiğimizde, bu bakış açısı hayatımızın geneline de yansır. Güzel olanı görmek ve takdir etmek, beyin kimyamızı olumlu yönde etkileyerek, mutluluk ve huzur hormonlarını artırır. Böylece, dışarıdaki güzellikler içsel dünyamızı da aydınlatır ve hayatın zorluklarına karşı daha dirençli ve pozitif bir bakış açısı geliştirmemizi sağlar. Bu, aslında psikolojik sağlığımızı iyileştiren ve kişisel gelişimimizi destekleyen bir süreçtir; çiçeklerin basit birer güzellikten çok, içsel dünyamıza birer kapı olabileceğini gösterir.
Comments